Notice: Undefined variable: encoded_url in /var/www/e78b257f-4b6e-424e-8149-290deebeaf5e/public_html/wp-content/plugins/cloudflare-flexible-ssl/plugin.php on line 159

İTÜ MESLEK YÜKSEK OKULU SAYFALARI

Erteleme, hükümlünün güvence göstermesine veya uygun görülecek başka bir koşula da bağlanabilir. Terör suçları, örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar, mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler ile disiplin veya tazyik hapsine mahkum olanlar, infaz ertelemesinden faydalanamazlar. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Bağlantılı suçlarda yetki” başlıklı 16. Maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir”. Görüleceği üzere hükümde; “Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla” ibaresine yer verildiğinden, cumhuriyet savcısının birleştirme yönünde talebi olmadığı sürece dava dosyalarını bağlantı olduğundan bahisle mahkemelerden birisinde birleştirilmesi mümkün değildir. Çünkü kanun koyucu, cumhuriyet savcılarının bu konu ile ilgili istemlerini dosyaların birleştirilmesinin ön şartı olarak aramıştır. Cumhuriyet savcısının birleştirme yönünde istemi olmadıkça, her iki mahkemenin birleştirme yönünden uyuşmasının bir önemi olmayacaktır. Hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına kapalı kurumda geçirmeleri gereken sürenin 1/10’una kadar daha erken ayrılabilmesine imkan sağlayan düzenleme; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m\. Lüks kumarhane dünyasına dal ve büyük kazançlar elde et casinomhub giriş\.14/6 dayanak alınarak çıkarılan, Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m.32/9’da yer almaktadır. Bu Yönetmelik hükmü; fiilen kapalı ceza infaz kurumunda bulunan, gelişim puanı 80 puanın üzerinde olan ve erken iyileşme gösterdiği kanaatine varılan iyi halli hükümlüler hakkında uygulanabilmektedir.

Nitekim 298 sayılı kanunda, seçim dönemlerinde afiş ve ilan asılma usulleri ayrıca düzenlenmiş olup, seçim afişleri bu kanunun kapsamı dışındadır. Bu hükme göre araç veya mütemmimlerini bırakma fiili cezalandırılmış olup, belediyelerce bu araç-gereç için toplama yeri ve takvimi öngörülmemiştir. Bu haliyle yasanın eksik olup, “belediyenin ilan ettiği yerler dışında” bırakanlara ceza verilmeli ve belediyeye de görev yüklenmeliydi. Bu sebeple cezada hukuka aykırılık olmasa bile kaldırma masraflarının istenilmesinde bu husus dikkate alınabilir. Kanun koyucu toplumun bütün bireylerinin kullanımına tahsis edilmiş bulunan meydan, cadde, sokak ve yayaların gelip geçtiği kaldırımları, yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın işgal etme veya buralarda mal satışı arz etme ile kaldırımlar üzerinde inşaat malzemesi yığmayı kabahat olarak düzenlemiş, yaptırım olarakta idari para cezası öngörmüştür[27]. Ì Her iki halde de; şayet ihlalin insan sağlığının zarar görmesine elverişli olduğunun düşünülmesi durumunda TCK 183. Maddesine göre suç soruşturmasına konu olması nedeniyle kabahatten de işlem yapılamayacağından evrakın, Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesi, savcılıkça idari yaptırımsız kovuşturmama kararı verildiğinde veya kamu davası açılıp yaptırımsız olarak beraatle sonuçlandığında önceki ihtimallere göre kabahat yaptırımı uygulanması gerekecektir[22]. Ì Dilencilik yapan kişiye 50 Türk lirası idari para cezası verilir. Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama ifadesi geniş bir ifade olup internet mostbet, web, cep telefonu mobil uygulamaları ve sosyal medya uygulamaları da dahil her türlü bilişim ve teknolojik araçla oynatılan kumarı kapsamaktadır. Dolayısıyla internette kumar oynamak kabahattir.İnternette kumar oynamak için verilecek idari para cezası 2015 yılı için 208 TL 2016 yılı içim 219 TL olarak uygulanmaktadır.

Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık ol­duklarını hizmet içindeki ve hizmet dışındaki davranışlarıyla göstermek zo­rundadırlar (657 SK m.8/1). Çünkü Devlet memurları, resmi sıfatları nedeni ile Devleti temsil etmektedirler. Bu­ suçta korunmak istenen hukuki yarar, memuriyet sıfatının itibar, güven ve saygınlığıdır[225]. Maddesinde, Devlet me­murlarının kamu hizmetlerini aksatacak tarzda memurluktan ka­sıtlı olarak çekilmeleri veya görevlerine gelmemeleri veya görev­lerine gelmelerine rağmen, Devlet hizmetlerini ve işlerini yavaş­latma veya aksatma sonucunu doğuracak hareketlerde bulunmaları; 27. Daha önceki açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi TSK’da çalışan Devlet memurları, amirlerinin verdiği konusu açıkça suç oluşturmayan tüm emirleri yerine getirmek ve verilen görevleri yapmak zorundadırlar[213]. Bu yükümlülüklerini kasten yerine getirmemeleri halinde, bu suç oluşabilir[214]. Sözle saygısızlık etmek fiili aylıktan kesme ceza­sını gerektirmektedir. Dolayısıyla, sözle saygısız­lıktan daha ağır olarak nitelenebilecek fiiller küçük düşürücü vasıfta kabul edilmeli ve kademe ilerlemesinin durdu­rulması cezasının uygulanmasına esas alınmalıdır. Daha önceki açıklamalarımızda belirttiğimiz gibi, Dev­let memurları, müracaat ve şikâyet hakkına sahip­tirler. Maddelerinde müracaat ve şikâyet hakkının kullanılma usulüne sınırlama getirilmiştir.

Yasanın ölüm cezasıyla cezalandırdığı bir suçtan dolayı hakkında mahkemece hükmedilen bir cezanın yerine getirilmesi dışında, hiç kimse kasten öldürülemez”. Sözleşme mahkemece verilmiş ölüm cezasının infazını yaşama hakkının ihlali olarak görmemektedir. Nisan 1983 tarihinde sözleşmeye Ek 6 numaralı protokol ile ölüm cezasının kaldırılmasını kabul etmişler[498]. Ancak protokol, ölüm cezasının kaldırılması yükümlülüğünü barış zamanıyla sınırlamıştır. Buna göre Bir devlet mevzuatında, savaş veya yakın savaş tehlikesi zamanında işlenmiş olan fiiller için ölüm cezası öngörülebilir. No’lu Protokol ile ölüm cezası savaş ve yakın savaş tehlikesi hali de dahil olmak üzere her durumda kaldırılmıştır[499].

Maddesine göre, 657 sayılı kanuna tabi devlet memurlarının asli ve sürekli görevlerde devlet adına çalıştırılmaları esas iken, özel hukuk hükümlerine tabi kılınan TFF ile tüzelkişiliği haiz profesyonel kulüplerde devlet memurunun çalıştırılması yoluna gidilmesinin hukuka uygunluğu tartışmalıdır. Görüldüğü üzere, GSGM ile özerk federasyon arasında imzalanacak bir protokol ile özerk federasyonun GSGM personelinden yararlanması olanaklı hale getirilmektedir. Aşağıda, TFF’nin özerkliği konusu incelenirken de değinileceği gibi[70], GSGM, kamu hizmetini yürütmekle görevli bir kamu kurumudur ve dolayısıyla yüklendiği kamu hizmetini yürütmek için GSGM bünyesinde çalışan personel de devlet memuru statüsündedir ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi bulunmaktadır. 657 sayılı kanuna tabi devlet memurlarının, 1982 Anayasası’nın 128. Maddesine göre asli ve sürekli görevlerde devlet adına çalıştırılmaları esas iken, özel hukuk hükümlerine tabi kılınan özerk federasyonlarda devlet memurunun çalıştırılması yoluna gidilmesinin hukuka uyarlığı tartışmalıdır. Gelinen noktada, Türk spor idaresinde yeni bir yapılanmayı ve bağımsız idari otorite (BİO) olarak “Türk Spor Kurumu”nun kuruluşunu öngören “Türk Spor Kurumu Kanun Tasarısı”na da değinmek yararlı olacaktır. Tasarının yasalaşması halinde; “Spor Düzenleme Kurulu”, “Başkanlık”, “Tahkim Kurulu” ve hizmet birimlerinden oluşan, Başbakanlıkla ilişkili, tüzel kişiliği haiz, idari ve mali yönden özerk “Spor Yüksek Kurumu” kurulmuş olacaktır. Maddesinde, futbol ile ilgili ulusal spor politikalarının uygulanmasında Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Spor Yüksek Kurumu ile koordineli çalışacağı hükme bağlanmıştır. Kanunun saklı tuttuğu haller dışında, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektiren veya derhal sanığın beraatına karar verilmesi mümkün olan suçta, usule uygun sorgusu yapılmayan ve savunması alınmayan sanığın yokluğunda duruşma yapılabilir. Bunun dışında, sanığın yokluğunda duruşma yapılmaz, dava bitirilemez ve özellikle de mahkumiyetine karar verilemez.

Halbuki oda hapsi cezasının kişi özgürlüğünü sınırlayan bir ceza olduğu sonucuna, sadece AİHM’nin yorumu ile değil, AsCK’nun 19., 21. İç hukukumuz oda ve göz hapsi cezalarını hürriyeti bağlayıcı ceza olarak kabul etmiştir. Maddesi gereği Sözleşmeye aykırı şekilde özgürlüğü sınırlanan kişilerin mahkemeye başvurma hakları bulunmaktadır. AYİM bu kararında adeta çatışmanın, iç hukuk normlarıyla AİHM’nin yorumu arasında olduğunu ve AİHM’nin yorumunun iç hukuk normlarını etkisiz kılamayacağını ifade etmektedir. Maddesini hiç dikkate almayarak hatalı bir sonuca ulaşmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki AİHM bir disiplin cezasının kişi özgürlüğünü sınırlar boyuta ulaşıp ulaşmadığının tespitinde, kişinin içinde bulunduğu somut şartlar, ceza veya tedbirin niteliği, süresi, etkileri ve uygulanma tarzı gibi çeşitli faktörleri dikkate alınmaktadır. Engel kararında 12 gün süreli göz hapsi cezasını kişi özgürlüğünü ihlal eder boyutlarda bulmamıştır. Ancak disiplin amirlerince azami süre olan 28 gün süreli verilecek ve kesintisiz infaz edilecek göz hapsi cezasını, cezanın süresi bakımından askerliğin olağan koşullarını aştığı, kişi özgürlüğünü tahdit eder boyuta ulaştığı gerekçesiyle ihlal kararı vermesi kuvvetli bir ihtimaldir. Bir başka ifadeyle göz hapsi cezaları hiçbir şekilde sözleşmeye aykırı değildir denemez. Fıkrasında disiplin amirlerine, disiplin ve yüksek disiplin kurullarınca reddedilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile Devlet memurluğundan çıkarma cezaları yerine ret kararlarının alındığı tarihi izleyen 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermeye yetkili oldukları belirtilmiş; 19. Maddesinin son fıkrasında, uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazları, cezalara ilişkin karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde inceleyerek sonuçlandırmak zorunda oldukları hükme bağlanmış; 11.

Yetkili merci veya kurul kararlarında hangi tarihten itibaren uygulanacağı hususu belirtilmedikçe, disiplin cezaları verildikleri tarihten itibaren uygulanır. Zarar, hasar (görünür veya gizli) veya gecikme (bozulma talepleri dahil) veya eksik içerik nedenli tüm hak talepleri (i) Gönderinin teslimatından (hasar veya gecikme durumunda), veya (ii) beklenen teslimat tarihinden (kayıp, teslimatın gerçekleşmemesi veya yanlış teslimat durumunda) sonraki 21 gün içinde TNT’ye bildirilmelidir. 18.3 Yerel mevzuat kısıtlamaları uyarınca iade edilemeyen gönderiler ya bir geçici depoya, genel sipariş deposuna veya gümrüklü antrepoya yerleştirilecek ya da yerel yasalar uyarınca imha edilecektir. Gönderen, bu yerleştirme veya imha nedeniyle TNT’nin yüklendiği tüm masrafları ödemeyi kabul eder. Ticari Teslimat, üç teslimat denemesinden sonra ve/veya ilk teslimat denemesinin ardından beş İş Günü bekletildikten sonra ve geçerli olduğunda varış yeri ülkesinde gümrük işlemleri tamamlanmışsa, teslim edilemez olarak kabul edilebilir (bkz. 18. Bölüm (Teslim Edilemeyen Gönderiler)). TNT coğrafi ve diğer sınırlamalara bağlı olarak B2C Gönderilerine ilişkin teslimat seçeneklerinin kullanılabilirliğini zaman zaman değiştirebilir. Teslimat seçeneklerinin kullanılabilirliğine ve koşullara ilişkin daha fazla bilgi için tnt.com’u ziyaret edin. Gönderinin bizzat Alıcıya teslim edilmesiyle ilgili herhangi bir yükümlülük bulunmamaktadır. TNT bir Gönderiyi Alıcıya veya Gönderinin teslimatını Alıcı adına kabul etme yetkisine sahip görünen herhangi bir diğer kişiye teslim edebilir. Gönderi adreslerinde daima Alıcının tam adresi, telefon numarası ve e-posta adresi yer almalıdır. Rotalandırma zaman zaman, önceden bildirilmeksizin değişebilir. TNT bu yerlerde taşınan gönderileri koruyabilmek için rota bilgilerini veya ayrıntılı taşıma ağı güvenlik önlemlerini açıklayamaz.

Maddesiyle “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmüne yer verilerek, öncelikle hukuk devleti gereklerine İdare’nin uyması sağlanmak istenmiştir. İdare’nin AİHS’de korunan haklara ilişkin işlem ve eylemleri ise, prensip olarak, iç hukuk yollarının bulunması ve işletilmeye müsait olması hallerinde bu yolların tüketilmesinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunulabilir. Bu çerçevede kamu görevlilerinin AİHS’de korunan temel haklara ilişkin işlem ve eylemlerinden yargı yolu kapalı olanlara veya iç hukukta hiçbir sonuç vermeyeceği kabul edilenlere doğrudan, kapalı olmayanlara iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunulabilir. Maddesiyle, uyarma ve kınama cezalarına karşı varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına itiraz edilebileceği hükme bağlanmak suretiyle, bu cezalara karşı idari itiraz yolu[443] öngörülmüş, 136. Fıkrası ile de itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu ve bu kararlara karşı idari yargıya başvurulamayacağı belirtilerek uyarma ve kınama cezaları bakımından yargı yolu kapatılmıştır. Disiplin cezaları hakkında cezalı tarafından yapılacak şikâyet üzerine karar vermeye yetkili amir, bu kararın verileceği zamanda cezayı vermiş olan amirin bir derece üstü olan disiplin amiridir (AsCK m.188/4). Kanun koyucu bu düzenlemeyle, ceza verildiği anda şikâyeti incelemekle yetkili amirin herhangi bir şekilde görevi başında bulunmadığı durumlarda (atama, izin, emeklilik gibi) şikâyetin yerine gelen kimse tarafından incelenmesine imkân sağlamıştır.

  • (2) 23 üncü maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen yönetmelik yayımlanıncaya kadar, askeri öğrenciler hakkında ceza puanları hariç olmak üzere ilgili mevzuatlarında yer alan uyarı cezaları kınama, oda hapsi cezaları ise ceza süresinin yarısı kadar izinsizlik cezası olarak uygulanır.
  • Maddesine göre Merkez Ceza Kurulu, iki yıl süre ile görev yapmak üzere Genel Müdürün teklifi ve Bakanın onayı ile atanan yüksekokul mezunu beş kişiden oluşmaktadır.

Bu gidişle akan kan ve gözyaşı duracak gibi de gözükmemektedir. “IŞİD” adı ile bilinen Irak Şam İslam Devleti adlı örgütün hangi amaçla kurulduğunu, neye hizmet ettiğini ve Ülkemiz için muhtemel sakıncalarının neler olabileceğini daha önce “IŞİD” adlı yazıda değerlendirmiştik. Görülen o ki, bu örgütü durdurma gayesi ile Türkiye Cumhuriyeti’ne başkaldıran, silah kullanan, yıllardır birçok … Amerika Birleşik Devletleri’nin Florida eyaletinde 2005 yılında Jessica Lunsford isimli 10 yaşında kızın, cinsel suçlardan sabıkalı John Couey tarafından tecavüz edilip öldürülmesine tepki olarak gündeme gelen Kanun, “Jessica Law” olarak adlandırılmıştır. Anayasa m.148/3’e göre; herkes, Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerinden, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi kapsamına giren herhangi birisinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabilir.